28 Ağustos 2010 Cumartesi
Bally
Ben hesaplamaya başladım şimdi çocuklar kesin kızlara laf atar.Sonra ben bunlara atarım otobüste kavga olmaz tabi otobüsten ineriz 2si zaten ayakta duramıyo yığarız kalır 2ye2 onlar da sorun olmaz herhalde ya,olmaz olmaz alırız.
Derken bizim kızlara laf atan o kız oldu serseri olan.Hiç aklımın ucundan bile geçmiyodu. Baktım bizim kızlar pek takmıyo camdan bakıyolar falan sorun olmaz diye düşündüm.Galatadan geçiyoruz bu kız iyice abarttı dedim gelin ön tarafa gidelim ordan ineriz.Kızlar atladı hemen yüzleri bembeyaz olmuş korkudan ölüyolar.Biz orta kapıda durduk kızlar korkudan şoförün yanına kadar gittiler.Tinerci kız hala laf atıyo bu sefer ön tarafa laf yetiştiremiyo bize saydırmaya başladı.Eminönünde indik. Aslında kızlardan biri inmiyodu normalde de tinercilerle yalnız bırakmak istemedik otobüste.Tinerciler de indi arkamızdan. Kızlar korkudan konuşamıyo hemen otobüse koştu bitanesi arkasına bile bakmadı diğerini de biz otobüsüne götürdük tinerciler de kayboldu zaten o sırada.
Sorsan bana pişman mıyım.Evet o kızlar bu gün yaşadıkları korkuyu uzun süre unutamıycaklar keşke o kıza laf attırmasaydım araya girseydim sonu önemli değil yanımda arkadaşlarıma bişey yapıldığında dayanamıyorum sadece. çook sinirlendim.
Never Too Late
Aa blog naber abi?Ya ne bilim be abi işte giremedim bi kaç gün hayat o kadar da karışık ve zevk alınası bişey değilmiş monotonlaşınca beynin duruyor düşünmeyi bırakıp robotlaşıyorsun sisteme ayak uyduruyorsun falan zor işler bunlar..Gerçi sen daha iyi bilirsin Burcu ablanın yiyip içip uyuması dışında tek yaptığı şey sana tatlı resimleri, yemek tarifleri gönderip 'insan ve mutlu hayat' tablosu çizmek.Biliyorum alındığını. Burada bilmem kaç karakteri sayıp işleyip aklında tutup yayınlamak kolay iş değil.Hergün uykusuz uykusuz dersaneye gidip tehlikeli yollarda tinercilerle uğraşıp iftar trafiğinde eve gelmeye çabalamak da öyle.Burcu anlamaz.Burcu bilmez.O özenle tatlı yapar özenle yemeden önce de foto çekip yayınlar.
Buçuğa on kala
27 Ağustos 2010 Cuma
xoxo
25 Ağustos 2010 Çarşamba
just a perfect day.
24 Ağustos 2010 Salı
just stand there
“Next time you forget you’re Blair Waldorf, remember I’m Chuck Bass, and I love you.”
19 Ağustos 2010 Perşembe
18 Ağustos 2010 Çarşamba
tell me it's not over
buçuğa on kala
17 Ağustos 2010 Salı
you probably can't
Can you raed tihs???
Olny 55% of plepoe can.
I cdnuolt blveiee taht I cluod aulaclty uesdnatnrd waht I was rdanieg. The phaonmneal pweor of the hmuan mnid,
buçuğa on kala
bloga öğüt
15 Ağustos 2010 Pazar
guaranteed
Knockin On Heavens Door
Şöyle bi bakındım yürümeye başladım 20metre yürüdüm acayip bi patlama sesi.İmha ettiler.İçimi acayip bi his kapladı ama Ozanla geçen konuşmamızda farkettim hiç ölüm korkusu yaşamadım yani ne bilim takmadım o sırada.İlginç bi andı.
Buçuğa 10 kala
11 Ağustos 2010 Çarşamba
Wanted: Dead or Alive /5
Gürcan geç dedi ben kullanacağım.Gaza bastı hemen.Yağmur o kadar hızlandı ki elleriyle gözlerini kapadı orta parmağı ve işaret parmağının arasını azcık aralık bırakarak yolu görmeye çalışıyor ve yola bu şekilde devam ediyordu.Bulutları tam geçiyoruz yollar kıvrımlı olduğu için bize yetişiyorlar.Yanımda güneş gözlüğü vardı Gürcan’a verdim.Bu ne dedi tek cam ne işe yarayacak.Kucağıma düşmüş.Taktım verdim.Gerçekten de yaradı.Demirköy’e kadar geldik, bulutlar arkamızda kaldı ama sırılsıklam olmuştuk.Ben geçtim yine direksiyona, köprüden geçiyorduk yol göl olmuş.Tüm pantolonum ayakkabılarım çoraplarım su içinde kaldı.Karşıdan araba.Bizi ıslatmamak için frene bastı,bu sefer tamamen su içinde kaldık.
Dağları geçene kadar kıçımız dondu.Vadiye indiğimizde bir anda gaz yememeye başladı.Benzin bitmiş.Boşa aldım 1km kadar gittik.Depoyu açtık üfledik bi kaç yüz metre daha.Sonra motor elimizde yürümeye başladık.Neyse ki yakında bi köy vardı çıkışında da benzinlik.Depoyu fulledik,devam.
En sonunda köye geldik.Bizi görüp halimize gülmesinler diye arka yoldan eve geldik.Herkes evde.Babam dedi nerdesin bu saate kadar.Dedim uzun hikaye…
The End
10 Ağustos 2010 Salı
yeah yeah god is great
çok sıcak bir buçuğa çok sıcak bir on kala.
Wanted: Dead or Alive /4
..Gökyüzü bir anda koyulaştı, rüzgar hızlandı.Fırtına üzerimize doğru geliyor. Artık 2 şansımız vardı ya hemen yola çıkacaktık bulutları arkamızda bırakmaya çalışacaktık ya da fırtınanın geçmesini bekleyecektik. Şimdi beklesek ve 1-2saat sürse (ki en az diye düşündük) benim yalan ortaya çıkacaktı.Eğer bugünü geçirip başıma hiçbir şey gelmeden babamların yanına gittiğimde durumu açıklasam başıma bir şey gelmeyeceğinden emindim-ceza gibi-.Lakin eğer merak edip beni orada yakaladıkları zaman ise..Sonrasını düşünemiyorum.
15dakika kadar bekledik biralarımızı bitirdik düşüncelerimizi toparladık.En iyisi yola çıkmaktı.30saniye içinde eşyalarımızı topladık ve gaza bastık.İğneada çıkışında yolun ortasında dubalar.Gürcan dedi jandarma. Dedim yok bea nerde çalışmadır o.Biraz daha gidince gördüm ki solda bi er yanında jandarma arabası.Tek taraflı kontroldür diye düşündüm ki baktım sağda da var.Ehliyet yok, sigorta yok, ruhsat yok, kask yok.Bi plaka var o da başa bela kaçsan kaçamazsın, geri dönsen dönemezsin, geride yağmur, evde peder bekliyor. Geçiyorum dedim.Erle göz göze geldik o bana bakıyor, ben ona baktım ama etrafta komutan arıyorum onların yetkisi yok -yani zannımca- etrafta komutan da yok –neyse ki yok- bastım geçtim. Gürcan kızmış ki bana sinirle bağırarak bi cümle etti yüksek affına sığınıyorum: ‘ Gözlerin sike bakmasın hep valla göte geliriz.’ Güldüm.Biraz ilerleyince öyle derin bi oh çektim ki bulutlar ağlamaya başladı-bir çeşit ceza bu da herhalde kaçtın ha alsana falan-, hafif hafif çiliyor.Havaya baktım bulutlar tam üstümüzde ve siyah değil artık beyaza dönmüşler kıyamet kopmaya yakın.
Öyle bir yağmur yağmaya başladı ki bırak bardaktan boşanmayı eski bir deyim var bakırdan boşanırcasına diye o da kesmez.10metre önümü göremiyorum, damlalar yıldız gibi gözlerime kayıyor öyle bir acı ki gözlerimi açamıyorum fakat yolu da görmeye çalışıyorum ben gözlerimi açıyorum damla işkence çektirircesine kapattırıyor.Dayanamadım kenara çektim..
To Be Continued
Wanted: Dead or Alive /3
..Gürcan bana önceki gün freni sıkmamı söylemişti motoru yatırdığımda sorun olacağını bildiği için.Tam dediği de oldu dikte biraz hızlanan motor viraja yatarak girdi ve karşıda minibüs,frene bas,yere vursun,fren tutmasın,minibüse geçir,yaralan ya da öl.Minibüse geçirme kısmına kadar geldik fakat usta pilot ön freni akıl etti arka freni bıraktı motoru tekrar yatırdı ve sıyırdık.Hemen ilerde sağa çektik araç gereçleri çıkardık freni hiç olmadığı kadar sıktık tekrar devam.
To Be Continued
9 Ağustos 2010 Pazartesi
one of us
dokuza 10 kala
Wanted: Dead or Alive /2
Yıldız dağlarına kadar motoru ben kullandım ama ne kullanmak.Salya,sümük,burun çekmesi,diş takırdaması,fermuar her ne kadar kapalı olsa da yukarı çekme çabalarının çıkardığı ses..Dağa tırmanmaya başladığımızda durduk sigara molası verdik.İçim biraz ısınmıştı.Kapşonumu çektim sıkı sıkı bağladım aynada kendime baktım korktum. Sonra pilot koltuğuna Gürcan oturdu yola devam.Dağlarda öyle bir sis vardı ki sanki bulutların üstündeydik. Tepeye ulaştık: Rakım :970 -köyden çıktığımızdan beri 700metre yükselmişiz-.Geldiğimiz yola,aşağıya vadiye baktık.Sanki tüm Trakya ayaklarımızın altındaydı,artık sis vadiye inmişti ufak bi'kaç köy sisin altında kalmıştı.Güneş ışınları ise bi'kaç bulutu yarıp vadiye vuruyordu, manzara olağan üstüydü.Tabi Gürcan motoru kullandığı için bu manzaraya şahit olamadı yazık oldu.Ormanın içinden yılan gibi kıvrıla kıvrıla giden yollardan geçtik.Bir dik ve sonunda bir viraj...
To Be Continued
8 Ağustos 2010 Pazar
back at home
İstanbul'dayım sonunda.yeni geldim eve.superhot sıcakmış burası.pc-ler-imi kuzenden topladım.aslında toplayamadım eskisi hiç çalışmıyo benim de ekran kartım bozulmuş ben yokken ne işse.çoooooooooooooOOOOOOOOOOOOoooook sinir oldum.evet artık bol bol bloğa yazıcam.Wanted: Dead or Alive serisine devam edicem.yanıyorum ben gidiyorum.yengem de kül tabağını aldı.zzzz.
10a10kala