28 Eylül 2010 Salı

meet me somewhere that I can talk about everything

peki bugünün hayatımın en kötü günü olması? en kötüsü?
mesela hayatımda ilk defa gerçekten çok sinirli bi insanın artistik kaygı gütmeden duvarları yumruklayacabileceğini gördüm. ya da ağlama krizine girebileceğini. insanların nasıl seviyesizleşebileceğini. saygının ya da en azından vefa borcunun aslında bi hiç olduğunu. daha doğrusu böyle düşünenlerle konuşmayı bile beceremeyeceğini. çünkü o seni dinlemez.

okuldan çıkarken hayatımın en büyük kaygısı, sana anlattığım hayattan memnunsuzluk olayıydı. sen bana dedin ki "anı yaşa, düşünmen pek bişey değiştirmiycek". aklım almadı gittim uyudum. güzel de bi rüya gördüm. mutlu en azından umutlu uyandım. sonrası felaket zaten.

bana iki saat önce "insanı mahveden şey nedir?" diye sorsaydın, yaşadığının farkında olması diye başlar, istediklerimizin, çevremizde olup bitenin ve üst hayatın varlığından bi haber olmamızın bizi aptal ama en azından mutlu insanlar kılacağını söyler, bu fikrimin üzerine de seninle saatlerce tartışabilirdim. her zaman yaptığım gibi.

şimdiyse kendimi hiçbir şeye tepki veremiycek kadar aciz hissediyorum. aslında şaşkın ve oldukça yorgunum. bi de okuldan  nefret ediyorum dersem, tam bir ergen olucam. olley be.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder